Bu sefer dersimizi aldık mı?
Uzun süredir öğrencilik yıllarım üzerine bu kadar düşündüren bir oyun izlememiştim. Eugene Ionesco’nun “La Leçon / Ders”i. Fransız edebiyatı dersini öğrencileriyle olabilecek en eşitlikçi ilişkiyi kuran, onlara sınıfta Roal Dahl’lar okuyan, sahnede absürt tiyatro örnekleri çalıştıran, hem yazar hem aktör olup bir yandan kendi topluluğuyla “La Cantatrice Chauve / Kel Şarkıcı” oynayan bir öğretmenden alma şansında sahip olmuştum. Bir yandan baskıcı ve ezberci eğitim sisteminin ne olduğunu, insanın okula başlarken sahip olduğu taze ve parlak zihne neler yaptığını hemen her öğrenci gibi iliklerime kadar hissetmiş hem de sevgili hocamız Gilbert Millet sayesinde aslında nasıl olabileceğini deneyimlemiştim. Bu sene Oyun Atölyesi’ndeki çevirisiyle “Kel Diva”, Kumbaracı50’de “Ders” sahnelenirken bana Ionesco’yu tanıtan – sevdiren hocamızı da anmak istedim.
Ionesco’nun 1951’de yazdığı “Ders”, bir öğrenci ile bir öğretmenin ilk (ve son) dersini anlatıyor. Oyun başlıyor, kapı çalıyor, hizmetçi kadın sesini ayarlayarak “kim o?” diye sesleniyor merdivenlere doğru, 18 yaşlarında bir öğrenci kız giriyor içeri. Tam vaktinde gelmiş, bekletmek istememiş. Az sonra gelen yaşlıca erkek öğretmen beklettiği için özür diliyor öğrenciden. Nasıl nezaket dolu bir tanışmaya tanıklık ediyoruz, bu kadar olur.
Kendine güvenli, canlı, neşeli, zihni açık, hevesli bir öğrenci. Öğretmenine karşı saygılı ama ezik değil. Hayli çekingen görünümlü, konuşurken tereddütlü, karşısına oturmak için bile öğrencisinden müsaade isteyen, onun zekâsını, bilgisini övmek için fırsat kollayan bir öğretmen. Sorduğu basit sorulara aldığı her cevabı öğrencinin ağzından bir cevher dökülmüş gibi karşılıyor. Bir ile biri toplayabildiğine göre tüm alanlarda doktorasını rahatça yapabilir. Ancak iş çıkarma işlemine gelince sorunlar başlıyor. Üçü dörtten çıkaramıyor öğrenci. Halbuki çok basamaklı sayıları kafasından çarpabilmekte. Nasıl dersiniz? “Çok basit. Hesap yeteneğime güvenemediğim için olabilecek bütün çarpmaların olabilecek tüm sonuçlarını ezberledim”.
Bir saatlik dersin sonunda dengelerin nasıl değiştiğine, öğretmen iktidarını sağlamlaştırırken öğrencinin güçten kuvvetten düştüğüne, adım adım o çok aşina olduğumuz ‘ezen – ezilen’ ilişkisine gidildiğine tanıklık ediyoruz. O kanlı canlı çocuktan eser kalmayana kadar. Ve bu o kadar ağır oluyor ki zor fark ediyoruz, nerede başladı değişim.
Candan Seda Balaban’ın sahneye koyduğu, Yiğit Sertdemir’in öğretmeni, Şirin Keskin İndere’nin öğrenciyi, Semah Tuğsel’in hizmetçiyi oynadığı “Ders”, çok etkileyici bir Ionesco yorumu. Karakterlerin yaşadığı çarpıcı değişimi başarıyla aktaran çok iyi oyunculuklar izliyoruz. Hasan Anamur’un çevirisiyle oynanan oyunun dramaturgisi Aylin Alıveren’e ait.
O baştan itibaren tekinsiz, giderek rahatsız edici ve nihayetinde boğucu hale gelen atmosfer o kadar iyi kurulmuş ki, zaman zaman gülerek ama sürekli diken üstünde izliyorsunuz. Ve biliyorsunuz, bitmeyecek, siz salondan çıkarken yeni bir öğrenci geliyor olacak kırılmaya hazır hevesleri, köreltilecek becerileriyle. O sınıftan o da sağ çıkmayacak. Bu böyle devam edecek, bize bugünü 1951’de yazılmış bir oyun anlatacak, alkışlarken “Ne kadar güncel” diyeceğiz. “Ders”in yönetmeni Candan Seda Balaban’ın dediği gibi: “Birbirimizin üzerine tüm bildiklerimizle müsveddeler çıkarıp durmaktayız. Ezberlerimizi ezberletmek uğruna bir döngü ki hepimizi bir diğerinin celladı yapıyor. Bu sistemin acıklı komik kuklaları olarak bu sefer dersimizi alabilecek miyiz?”
DERS / KUMBARACI50
Yazan: Eugène Ionesco / Çeviren: Hasan Anamur / Yöneten, Kostüm Tasarım: Candan Seda Balaban / Dramaturg: Aylin Alıveren / Koreograf: Özge Midilli
Dekor / Işık Tasarımı: Yiğit Sertdemir, İsmail Sağır / Müzik, Ses & Efekt Tasarım: Burçak Çöllü / Yardımcı Yönetmen: Ayşegül Uraz / Reji Asistanları: Lena Seren Yeniyorgan , Ece Bakır, Ozan Aslan, Efe Arslan, Berre Koçak / Dekor Realizasyon: Zekeriya Ece, Efe Arslan / Fotoğraflar: Ali Güler / Oynayanlar: Semah Tuğsel, Şirin Keskin İndere, Yiğit Sertdemir
14. yaş kutlaması
Bir kutlama duyurusu ile bitirelim: Kumbaracı50 14 yaşını dolduruyor. Yarın (31 Ekim) Yiğit Sertdemir ve Burçak Çöllü sahnede Altıdan Sonra Tiyatro / Kumbaracı50 tarafından sahnelenmiş oyunların şarkılarını seslendirecekler. “Murat Kapu’nun sunacağı bu heyecanlı gecede izleyiciler arasında duayen tiyatroculardan, Gayr-i İhtiyari Türk Tiyatro Tarihi uzmanı Süheyla Hanım da (İpek Türktan) olacak” derler. Neler yaşanacağı kestirilemeyen bir gece bizleri bekliyor, biletler, https://kumbaraci50.com/ adresinde.